Castro’nun Küba’sı…

 

Castro’nun Küba’sı…

Ben açıkçası Obama ziyareti ve Rolling Stones konserinden sonra Küba’nın hızlı bir değişime gireceğini…
İki yıl sonra Old Havana’ya gittiğimizde McDonalds’larla karşılaşacağımızı düşünmüştüm…
Ama Küba, gerçek bir deve dişi olduğunu bir kez daha gösterdi…
Önce basın toplantısında Raul Castro, elini omuzuna atmak isteyen Obama’ya “indir o elini” çekti…
Ardından “Baba Fidel” çıkıp Obama’ya, “Sen daha 10 yaşındayken Kübalıların çalışma ve emeklilik hakları ilan edilmişti” dedi…
“İmparatorluğun bize bir şey hediye etmesine muhtaç değiliz” dedi…
Rolling Stones, Küba’nın duvarlarını yıkamamış meğer…

Muhafazakar Playboy

Geçen hafta New York dönüşü havaalanında dergilere bakarken Playboy’un mart sayısı gözüme çarptı…
Hemen alıp inceledim…
Çünkü Playboy geçen aralık ayında yaptığı açıklamada; mart sayısından itibaren dergide çıplak kadın fotoğrafı kullanmayacağını açıklamıştı…
Gerçekten de derginin kapağında Sarah McDaniel’in Snapchat temalı çıplak olmayan bir fotoğrafı vardı…
“Muhafazakar Playboy”un iç sayfalarına da baktım…
Sayfa sayısı azalmış, çıplaklık tamamen yok olmasa da önemli oranda yok olmuş, yazılara ve röportajlara daha çok yer verilmiş…
Ancak bu yeni dönem de Playboy’u kurtaracak gözükmüyor…
Çünkü 89 yaşındaki Hugh Hefner’in meşhur Playboy malikanesiyle birlikte, derginin satış süreci de geçen hafta resmen başladı…
Satış rakamının 400-500 milyon dolara ulaşması bekleniyor…
İşin ilginci ben Playboy’un yeni halini de beğenmedim…
İlginç bir yazı notu:
1953’te kurulan Playboy’un parfüm, banyo ürünleri, giyim, içki, takı gibi çeşitli yan ürünlerinden kazandığı gelirin yüzde 40’ının Çin’den geldiğini biliyor musunuz?
Üstelik Çin’de Playboy dergisi satılmamasına rağmen…

 

RTÜK, Gülşen’e ne dedi?

RTÜK, “Dan Dan” klibiyle ilgili yazdığı raporda Gülşen’e ne demek istedi?
Kimine göre telekız…
Kimine göre hayat kadını… Yorumlar böyle…
Oysa RTÜK raporu aynen şöyle: “Kırmızı mayoya benzeyen kıyafetiyle bedenini cesurca sergileyen şarkıcının yatağın üzerinde gösterdiği davranışlar, telefonla arkadaşlık hizmeti veren kadınların reklam karelerine benzemektedir…”
Bu telekız ya da hayat kadını tanımı değil…
RTÜK’ün kastettiği 900’lü hat reklamlarında yer alan kadınlar… RTÜK, Gülşen’i 900’lü hatlarda çalışan kadınlara benzetmiş…
Peki bu durumu kurtarır mı? Asla… RTÜK’ün işi kliplerde, dizilerde rol alan sanatçıların kişilik haklarına hakaret etmek…
Onları aşağılayan, cinsiyetçi dille yazılmış raporlar hazırlamak değildir…
Bu yüzden Gülşen isyanında haklıdır…

 

 

 

 

 




Bir cevap yazın